31 Ekim 2008 Cuma
Fırınlanmış Biber Dolması
Malzemeler:
1/2 kg. biber
300 gr. kıyma (kavrulmamış)
1 kuru soğan (rendelenmiş)
2 yemek kaşığı pirinç
kuru nane
domates ve biber salçası (her birinden 1/2 yemek kaşığı)
tuz
karabiber
Sosu için:
1 çay bardağı su
1 tatlı kaşığı domates salçası
1 kuru soğan (rendelenmiş)
1 çorba kaşığı sıvıyağ
Biberleri yıkadıktan sonra üst kısımlarını bıçakla kesin ve içlerini de yıkayın.Süzülmeleri için ters çevirin ve bir kapta iç harcı hazırlayın. Kıyma, soğan, pirinç, nane, salça, tuz ve karabiberi iyice karıştırıp biberlerin içine tıka basa olmayacak şekilde doldurun. Üzerlerine dilerseniz kestiğiniz üst kısımları kapak gibi oturtun, dilerseniz de birer dilim domates yerleştirin. Tencereye sıvıyağı alıp soğanları öldürün, salçayı ve suyu da ekleyip 1-2 dk. pişirin. Dolmaları da tencereye yerleştirip kısık ateşte pişirin. Dolmaları fırına dayanıklı bir kaba alıp ızgara konumunda üzerlerini hafifçe kızartın.
Afiyet olsun!
29 Ekim 2008 Çarşamba
28 Ekim 2008 Salı
Anneannemin Nişastalı Kurabiyesi ve Merhaba!
Malzemeler:
1 paket margarin
1 çay bardağı sıvı yağ
1 yumurta
1 paket kabartma tozu
1,5 su bardağı şeker
1,5 su bardağı un
1 paket vanilya
aldığı kadar nişasta
27 Ekim 2008 Pazartesi
Türkiye 2008'de
Gelişmeleri http://www.bloghareketgunu.com/index.php/
adresinden takip edebilirsiniz.. Lütfen bütün kampanyalara katılın..
24 Ekim 2008 Cuma
Pratik Pazar Kahvaltısı ve Yumurtalı Ekmek
Genelde hazırlamaktan ve uzun sohbetler eşliğinde tadını çıkarmaktan hoşlandığım teferruatlı pazar kahvaltılarının yerini pratikler aldı şu sıralar.. Geçen pazar sabahı da pratik kahvaltımıza eşlik edecek kolay bir alternatif ararken aklıma annemin sık yaptığı yumurtalı ekmekler geldi. Kısa bir telefon görüşmesinden sonra ekmekleri hazırlamaya başladım..
Malzemeler:
4 dilim ekmek (çok taze olmazsa daha lezzetli oluyor)
1 yumurta
1 çay kaşığı sıvıyağ
Teflon tavaya sıvıyağı alın ve kısık ateşte tavayı ısıtın. Ekmekleri birer birer çırptığınız yumurtaya bulayın ve arkalı önlü tavada pişirin.
Afiyet olsun!
22 Ekim 2008 Çarşamba
Zaman Paradoksu
Arkadaşım Yasemin, aşağıdaki yazıyı mail olarak yollamış bana. O kadar hoşuma gitti ki, sizinle de paylaşmak istedim..
Zaman Paradoksu
George Carlin Amerika’da 70 ve 80'li yılların bir komedyeni idi. 11 Eylul’den ve karısının ölümünden sonra şöyle yazmıştı:
Tarih içinde zamanımızın paradoksunu şöyle sıralayabiliriz:
"Daha yüksek binalarimiz ama daha kısa sabrımız var; daha geniş otoyollarimiz ama daha dar bakiş açılarımız var. Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz. Daha fazla satın alıyoruz ama daha az hoşnut kalıyoruz.
Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz; daha çok ev gereçleri, ama daha az zamanımız var. Daha çok eğitimimiz, ama daha az sağduyumuz; daha fazla bilgimiz, ama daha az bilgeliğimiz var.
Daha çok uzmanımız ama yine de daha çok sorunumuz; daha çok ilacımız ama daha az sağlığımız var.
Çok fazla alkol ve sigara tüketiyoruz, çok savurganca para harcıyoruz, çok az gülüyoruz, çok hızlı araba kullanıyor, çok çabuk kızıyoruz, çok geç saatlere kadar oturuyor, çok yorgun kalkıyoruz. Çok az okuyor, çok fazla televizyon seyrediyoruz ve çck ender şükrediyoruz. Mal varlıklarımızı çoğalttık ama değerlerimizi azalttık. Çok konuşuyoruz , çok az seviyoruz ve çok sık nefret ediyoruz.
Geçimimizi sağlamayi öğrendik ama yaşam kurmayı öğrenemedik. Yaşamımıza yıllar kattık ama yıllarımıza yaşam katamadık. Aya gidip gelmeyi öğrendik ama yeni komşumuzla karşılaşmak için caddenin karşısına geçmekte sorunumuz var. Dış uzayı fethettik ama iç dünyamızı edemedik. Daha büyük işler yaptık ama daha iyi işler yapamadık.
Havayı temizledik ama ruhumuzu kirlettik. Atoma hükmettik ama önyargılarımıza edemedik. Daha çok yazıyoruz ama daha az öğreniyoruz. Daha çok plan yapıyoruz, daha az sonuca varıyoruz. Koşuşmayı öğrendik ama beklemeyi öğrenemedik.. Daha fazla bilgi depolamak, her zamankinden çok kopya çıkarmak için daha çok bilgisayar yapıyoruz ama git gide daha az iletişim kuruyoruz."
Siz ne dersiniz?
Not: resmi internetten aldım..
21 Ekim 2008 Salı
Zihinsel Yorgunluğa Karnabahar!
Malzemeler:
1 adet karnabahar (çiçeklere ayrılıp iyice yıkanacak)
1 adet kuru soğan (rendelenmiş)
1 adet domates (rendelenmiş)
1 çorba kaşığı domates salçası
kıyma ( kavrulmuş, 1 çorba kaşığı kadar)
1 yemek kaşığı sıvıyağ
2 çay bardağı su
tuz
karabiber
kırmızı pul biber
Soğan, domates ve salçayı zeytinyağı ile orta ateşte hafif pişirin. Kıymayı da ekleyip 1-2 dakika daha pişirin. Karnabaharları da tencereye alıp, sosla karışmasını sağlayarak harmanlayın. Suyu da ilave edip orta ateşte, karnabaharlar yumuşayıncaya kadar pişirin.
Afiyet olsun!
Sevgili Ebru, Pelin ve Pelin'e Uluslararası Arkadaşlık ödülüne beni de layık gördükleri için çok teşekkür ediyorum. Birbirimizi hiç görmemiş olsak da bazen bir yemeği tadarken, bazen bir tarifi denerken, hatta bazen de gün içinde "acaba yeni bir yazı eklemişler midir?" diye merak ettiğim arkadaşlarım, ben de ödülümü sizlere gönderiyorum..
Sevgili Ebru
Sevgili Pelin
Sevgili Pelin
Sevgili Ayşe
Sevgili Emel
Sevgili Neval
Sevgili Seda
Sevgili Yasemin
Sevgili Betül
ve severek takip ettiklerim listesindeki tüm arkadaşlarım..
19 Ekim 2008 Pazar
Keyifli Bir Cumartesi Akşamı
Malzemeler:
3 yumurta
1 su bardağı yoğurt
1 su bardağından 1 parmak az sıvıyağ
2 su bardağı un
1 paket kabartma tozu
4-5 adet orta boy patates (küp küp doğranmış)
1 adet küçük boy kuru soğan (ufak ufak doğranmış)
Yumurta, yoğurt ve sıvıyağı mikserle çırpın. Elekten geçirdiğiniz un ve kabartma tozunu ekleyip kaşıkla karıştırın. Soğan ve patatesi ekleyin ve harcı kalıba alın (Ben de Pelin'in tavsiyesiyle borcam kullandım, fakat benimki hamura göre büyük geldiği için kek çok kabarmadı. Bir dahakine baton kek kalıbında deneyeceğim). Üzerine susam gezdirip siyah zeytin ile süsleyin. 180' fırında üzeri kızarana kadar pişirin.
Bu da adaşım, canım arkadaşım Aslı'nın çay sofrası.. Şehriye salatası ve frambuazlı pasta (Aslı) ve Arnavut böreğine (Alev) ek olarak menüde portakal şekerlemeli mozaik pasta (Ayça) vardı -an itibarıyla dondurucuda olduğundan karede yer almamış..
Not: Pelin'ciğim, bu güzel tarif için çok teşekkürler, keki tadan herkes adına..
16 Ekim 2008 Perşembe
Seda'nın Sobesi
Seda'cığımın yazısını okuduğumda çok duygulandım, hayalkırıklıkları, gerçekleşen hayalleri ve şimdiki hayallerinden bahsediyordu satırlarında.. İçimi dökmem için de beni sobelemiş, teşekkürler Seda'cığım..
Üniversitedeyken en büyük hayalim mezun olduktan sonra kendi okulum ve bölümümde akademik kariyer yapmaktı. Gerekli sınavları verdim, not ortalamam da iyiydi.. Fakat, yüksek lisans yapmak istememin nedeninin sorulduğu mülakattan geçemedim ve programa alınmadım. Oysa bölümde hangi odada çalışacağımın hayallerini bile kuruyordum. Kızgın ve kırgın ben, hayalkırıklığımı atlatabilmek için, eğitimini ek bir programla aldığım ama o ana kadar yapmayı düşünmediğim öğretmenliğe yöneldim..
Böylece, yaşadığım hayalkırıklığı, çok geçmeden, "hayatımın mesleğini buldum" dememe vesile oldu. Öğretmenliğimin ikinci yılında ise en büyük hayalim gerçek oldu; hayat arkadaşımı buldum.. Şu anki hayalim ise eşimle ve ailemle sağlıklı ve huzurlu bir ömür geçirmek ve mesleğime devam etmek..
Ben de Pelin'i ve Pelin'i içlerini dökmeye davet ediyorum..
Not: Yukarıda fotoğrafını gördüğünüz, nikah davetiyemizin ön yüzü, buradan hatırlayacaksınız..
14 Ekim 2008 Salı
Salçalı Biftek
Malzemeler:
1 kg. biftek (antrikot)
3 yemek kaşığı sıvı yağ
1 adet kuru soğan
1 diş sarımsak
1-2 yemek kaşığı salça
2-3 adet domates
3-4 sivri biber
tuz
Afiyet olsun!
12 Ekim 2008 Pazar
Görsel DNA Testi
Sevgili Pelin Visulog sitesindeki görsel DNA testini yapmam için beni sobelemişti.. Birbirinden keyifli fotoğrafların arasından "benim için" olanları seçmek biraz zor oldu ama işte sonuçlar:
Hayalperest
Romantik ve eskileri hatırlamayı seven biri olduğum, sanata klasik bir bakışım olduğu belirtilmiş, kesinlikle doğru..
Firari
Evet, tatilde deneyimi konforun üstünde tutarım. Keşfetmekten büyük zevk alırım.. Her zaman doğal olandan yanayımdır..
Yeni Nesil Fanatik
Doğru, alışkınlıklarıma çok bağlıyımdır.. Örneğin, evi süpürürken süpürgenin fişini taktığım iki adet priz vardır, asla bu ikisinden başka priz kullanmam.. Ya da temizliğe hep aynı odadan başlar ve işimi hep aynı odada bitiririm..
Klasik Gerçek bir romantik ve biraz da hayalperest.. Evet! Özgürlük deyince aklıma doğa gelir..
Ben de bu oyuna katılmaları için sevgili Beyza, Oya ve adaşımı sobeliyorum..
10 Ekim 2008 Cuma
Palamut Sofrası
nefis palamutlar.. Balıkçıya dilimlettiğiniz palamutları un ve tuz karışımına bulayıp kızgın yağda kızartın, hepsi bu!
Sanırım tiyatrodan başka sonbaharı en keyifli şekilde geçirmenin bir diğer yolu da bol bol balık yemek..
7 Ekim 2008 Salı
En Keyifli Sonbahar!
Siz ne dersiniz?
4 Ekim 2008 Cumartesi
Bayramın Ardından..
Poğaçalar için öyle hevesliydim ki - hem bayram hem de eşimin doğumgünü şerefine - sabah 5'te kalkıp hamuru yoğurdum, mayalanmaya bıraktım ve tarifi değişiklik yapmadan uyguladım ama bir yerde hata yapmış olmalıyım, pastahane poğaçası gibi yumuşacık olmadı.. Ben de moral bozukluğuyla aralarına peynir ve maydanoz koymaktan vazgeçip bu şekilde servis ettim. Yiyenler beğendiler ama birşeyler eksikti. Sizce nerede hata yapmış olabilirim? Nino'cum sen ne dersin?
Not: Tarifte başarılı olduğumda malzeme listesini ekleyeceğim, şimdilik orjinal tarife buradan ulaşabilirsiniz.